parıltılı iz bırakanlar
MORG
Umutların son durağı

Ölüme her an, her yerde rastlanabiliyor. Bazen bir hastalık buna sebep oluyor, bazen bir kaza, cinayet, tecavüz ya da intihar. Ölüm nedenini ortaya çıkarmanın tek yolu ise otopsi.
Ölümün tüm acı soğukluğunu yansıtıyor morg kapısı; ama emekçileri sıcacık bakışlı, anlayışlı. Kimi zaman ani tepkiler oluyor paylarına düşen sevdiğini yitirmiş solgun yüzlerden; kimi zamansa bir acılı bakış bekleme odasının bitişiğindeki odalarında çaylarını yudumlamalarını engelleyen. Bekleme odasındaki insanların acılı bağırışları kulaklarını dolduruyor. İşleri zor, çok zor, fakat bu duruma alıştıklarını ve acılı aileleri anladıklarını söylüyorlar. Biliyorlar ki giden geri gelmiyor. Morglar cansız bedenleri ağırlarken çalışanlar acaba neler yaşıyor?
Ölüme her an, her yerde rastlanabiliyor. Bazen bir hastalık buna sebep oluyor, bazen bir kaza, cinayet, tecavüz ya da intihar. Ölüm nedenini ortaya çıkarmanın bir tek yolu var: Otopsi. Otopsinin yapılıp yapılmayacağınaysa savcı karar veriyor. Bazen aileler otopsiye karşı çıkıyor, sevdiklerinin cansız bedenleri parçalansın istemiyorlar. Oysa her otopsinin sonunda en az hasarla ölüm sebebinin tespit edilip organların yerlerine konmasına, vücudun açılan bölümlerinin kapatılarak cenazenin yakınlara bir an önce teslim edilmesine çalışılıyor.
Adli Tıp alanında Türkiye’nin en genç doçenti olan Eskişehir Adalet Sarayı Adli Tıp Doktoru Doç. Dr. Kenan Karbeyaz, Eskişehir’de yapılan otopsi sayısının yıllık ortalama 300-350 civarında olduğunu kaydediyor.
“Ölen kişinin hakkını savunuyoruz”
Kendisine en çok sorulan sorunun otopsi yaparken ne hissettiği olduğunu dile getiren Doç. Dr. Kenan Karbeyaz hislerini ifade ederken “İnsanlar benimle tanıştıktan sonra mesleğimi sorar. Adlî tıp doktoru olduğumu söyledikten sonra ‘Ya etkilenmiyor musunuz?’ derler. Biz insanız, elbette ki etkileniyoruz. Fakat bundan etkilenmek bizim işimizi yapmamıza engel olmuyor. Olaya şu gözle bakıyoruz; biz orada ölen kişinin hakkını savunmak amacıyla otopsi yapıyoruz. Bu bizi motive eden bir şey.” diyor.
Adlî nitelikli ölümlerde otopsi kararını savcı ve doktorların verdiğini belirten Doç. Dr. Kenan Karbeyaz “Adlî bulgular da birer delil olduğu için Cumhuriyet Savcısı ve doktor otopsinin yapılması yönünde bir gereklilik hissederlerse, aileye sormazlar. Zaten bazı durumlarda aile de şüpheli olabilir, ölüme sebebiyet verme gibi durumlar söz konusu olabilir. Bu gibi ölümlerde ailenin izni aranmaksızın otopsi yapılır. Tabii ki ailenin hassasiyeti önemlidir, ama elde edilecek bulgular delil niteliğinde olduğu için otopsi gereklidir. Halkta, otopsi esnasında cesedin parçalandığına dair bir yanlış algı var. Biz cesedi parçalamıyoruz. Organları incelerken olabildiğince az hasar vermeye çalışırız ve her halükarda cesedi bir bütün olarak teslim ederiz. Cesette sadece ameliyattan çıkmış gibi bir dikiş izi vardır, ceset bütünlüğünü korur. Hatta bazen çok ağır, travmatik trafik kazası ya da benzeri olaylarda ceset parçalanmışsa biz onu olabildiğince toparlamaya çalışırız.” diye konuşuyor.
“Büyük şehirlerde vakalar çeşitli”
Doç. Dr. Karbeyaz, karşılaştığı en ilginç vakalar sorulduğunda bir intihar teşebbüsünü örnek gösteriyor. Anlatılana göre binanın en üst katından intihar etmek için atlayan adam bir genç kızın üzerine düşüyor ve genç kız, üzerine adam düşmesi sonucu hayatını kaybederken adam yaralı kurtuluyor. Doç. Dr. Karbeyaz, bu tür vakalara bilimsel ortamlarda makalelerle yer verildiğini bildiriyor.
“Büyük şehirlerde çok farklı ölüm vakalarıyla karşılaşılıyor.” diyen Doç. Dr. Karbeyaz şunları ekliyor: “Eskişehir nispeten sakin bir şehir, ama Anadolu şehirleri arasında öne çıkan bir yer. Eskişehir’de özellikle genç nüfusun fazla olması, adlî nitelikli ölüm saysınında fazla olmasına neden oluyor. Bu beklenen bir durum. Bu, Eskişehir tehlikeli demek değildir. Eskişehir nüfusa göre ortalama adlî vaka sayısı normal bir şehirdir.”
Otopside savcı ve doktorun yanı sıra otopsi teknisyenleri, dava dosyasına konulmak üzere kişinin yaralarını görüntüleyen bir fotoğrafçı ve savcının ifadelerini rapor eden bir kâtip bulunuyor. Fotoğraflar gizlilikleri korunarak dava dosyasına konuyor, bu fotoğraflara doktorlar dahi ulaşamıyor.Adliyelerdeki çalışma şartlarının çok ağır olduğuna değinen Savcı Kâtibi D.A. ilçelerdekiçalışma koşullarını şu ifadelerleanlatıyor:
“Çalışma şeklimiz merkez ve ilçelere göre değişiyor. İlçelerdekiler daha ağır koşullar altında çalışıyor, çünkü orada psikolojik baskı da var. Ben ilçelerde de çalıştım, bu meslekte 14 yılımı bitirdim. Otopsiye girip bir hafta yemek yiyemeyen, sürekli kusan insanlar tanıdım. Benim ilk gittiğim otopside adam klozetin üzerinde ölmüştü, her taraf kokuyordu. Hastaneye götürdük, bu kokuyla birlikte yazı yazdık. Bu zor durumları yaşıyor olmamıza rağmen yeterli önlemin alınmadığını düşünüyorum. İlçelerde çalışanlar yakalama, talimat, soruşturma, infaz gibi pek çok alana bakıyor. Zaten ilçelerde memur sayısı az, çoğu insan ilçelerde çalışmak istemez, genelde ilçelere sürgüne gönderirler. Buralarda çalışan kâtipler 2 ya da 3 kişidir ve nöbet süreleri 1 haftadır. Bu nöbetlere infaz, otopsi gibi görevlerin hepsi dâhildir. Diyelim otopsiden geldin, o sırada bir adam yakalandı, onu alıp cezaevine ya da mahkemeye yine sen sevk ediyorsun.Biz gerçekten riskli bir ortamda çalışıyoruz.”
“Biri bunu yapmak zorunda"
Çifteler bölgesindeki görevi süresince otopsi yapan Sakarya Aile Sağlığı Merkezi’nden Uzman Doktor Mithat Tosun, otopsi aşamalarından bahsederken şu cümlelere yer veriyor:“Ceset ölümden sonra ya hastaneye getirilir ya da olay yerinde incelenir. Şüpheli ölümlerde saldırı, darp ve benzeri durumların gerçekleşip gerçekleşmediğini anlamak için ölüm nedeninin saptanması, doğal olup olmadığına karar verilmesi gerekir. Cesedin üzerindeki kıyafetlerden olay yerindeki eşyalara kadar her şey incelenir. Savcıyla beraber bu veriler tutanak altına alınır. Hiçbir ayrıntıyı atlamamak gerekir. Eskişehir’de en çok intiharın olduğu yerlerden biri Çifteler’dir. Özellikle kadınlarda ası yaygındır, erkeklerde genelde ateşli silahla intihar görülür. Mesela Antalya çevresinde tarım ilacıyla intihar edenler çoktur. Sizin, görevinizi çok iyi yapmanız lazım, çünkü ölünün sizden başka savunucusu kalmamıştır artık. Bir bakıma onun avukatı sizsiniz.”
Otopsi sürecinde görev alan herkes “Alışıyoruz” diyor. Hayatın ne kadar kısa olduğunu, ölümün her zaman her yerde insanı karşılayabileceğini onlardan iyi bilen yok. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi’nde görev yapan Gülsüm Çifteler ve Bayram Çınar cenaze yıkamakla yükümlü. Bir de gece nöbetçisi var. Adli vakalarda ölü yakınlarıyla savcı muhatap oluyor, hastane içi ölümlerdeyse bu görev Gülsüm Çifteler ile İmam Bayram Çınar’a düşüyor.
Önce savcılıktan bir telefon geliyor. 1 saat içinde otopsi odasına geliniyor. Otopsi yapılıyor ve yakınlarının isteğine bağlı olarak cenaze hazırlanıyor. Hastane morgunda 12 dolap bulunuyor. Cenaze buradaki dolaplarda muhafaza ediliyor.
Umutların tükendiği yer
Bu mesleğe ilk olarak 18 yaşında, bir yakınını yıkayarak başlayan Gülsüm Çifteler, görevlerinin insanlara mânen destek olmayı da kapsadığını vurgularken “İlk zamanlar oldukça etkileniyorduk, ama psikiyatri doktorlarımızdan destek aldık, zamanla alıştık. Bunu birilerinin yapması gerekiyordu.” diyor. Erkek cenazelerinin yıkanmasında görevli Bayram Çınar ise bu görevde 25’inci yılını dolduruyor. En çok trafik kazası, ası ve intihar vakalarıyla karşılaştıklarını belirten Çınar, maske, önlük, çizme ve eldiven gibi malzemelerin tek kullanımlık olduğunu ve hijyene önem verdikleri bilgisini veriyor.
“Ölü yakınlarının her davranışını anlayışla karşılıyoruz” diyor Gülsüm Çifteler, “Burası kişilerin umutlarının gerçekten bittiği yer.” Parçalanmış, günler önce hayatını kaybetmiş kişileri de yıkamak durumunda olduklarını aktarıyor morg emekçileri. Yine de uzuvları yan yana getirilerek bu kişiler yıkanıyor, kefenleniyor. Burada yaşadıklarının burada kaldığını dile getiren morg çalışanları, morg kapısından çıktıktan sonra kendi yaşantılarına dönmek zorunda olduklarına vurgu yapıyor, aksi takdirde psikolojik olarak yıpranacaklarını ve görevlerinin üstesinden bu şekilde geldiklerini söylüyorlar.


